Baha Sadık Akıner’in Kaleminden

Hayatınız Seçtiğiniz Kadındır

Zaman denen kavram kuşkusuz hayatımızda en hızlı ilerleyeni. Onun bu hızı yaralarımızı sarmaya yarasa da, bir yandan da her şeyi unutturması zalimce. Yıl 2021, halâ kadın cinayetlerinden bahsediyoruz…

Makyajın şiddeti örtmek zorunda kalmadığı, kadınların kâlplerinin yönünü kendilerinin belirlediği, hür iradesi ve çoktan seçmeli tercihleriyle yaşayan kadınlarımızın olduğu bir dünya mümkün…

“Kadın; bilmeyene ‘nefs’, bilene ‘nefes’tir” demiş Şems-i Tebrizi… 

Ne güzel demiş… 

Toplumsal cinsiyet eşitliği, kendi başına bir hedef olmaktan çok daha fazlasıdır dostlar. Yoksulluğu azaltma, sürdürülebilir kalkınmayı teşvik etme ve iyi yönetim oluşturma sorununu karşılamak için bir ön koşuldur…

Eşitlik… 

Her koşulda eşitlik…

Cemâl SÜREYA, şöyle der bir dizesinde:

“Bir kadını ortadan ikiye böl…

Yarısı annedir,

Yarısı çocuk;

Yarısı Sevgi’li

Yarısı Aşk…”

Kadın olmak… 

Doğmadan önce pembe kıyafetlerle başlar kadın olmanın yolculuğu…

Oturmasını kalkmasını bilmelisin. Terbiyeli olmalısın. Yemek yapmayı öğrenmeli, evini temizleyebilmelisin. Sinirli değil yapıcı olmalısın. “Kır dizini otur…” derler, kocaman kocaman büyükler kız çocuklarına…

Büyüdükçe yeni roller eklenir kadının rol repertuarına. Eklenir de eklenir. Zordur kadın olmak bu coğrafyada…

“Kadın olmak” zordur dedik ya!. İyi bir eş olmalıdır kadın, iyi bir anne, iyi bir gelin. Kocayı, çocuğu, evi ihmal etmemelidir. Tutumlu olup para biriktirebilmeli, bakımlı ve ilgili olup kocanın gözünü dışarıya baktırmamalıdır…

Bu ..meli’ler, ..malı’lar devam eder gider. Coğrafyada çoktur kadına biçilen roller…

Kadın… 

Doğanın dengesi, olmazsa olmazı… 

Elmanın diğer yarısı… 

Cinsiyet farklılığını ifade etmeye yarayan bir terim aslında. Ancak bu tanımın üzerine geçmiş ve üstüne farklı anlamlar yüklenmiş…

“Kadın olmak” nedir diye sorduğumuzda herkesten farklı bir cevap alabiliriz…

Kimine göre kadın; doğum yapmaya elverişli, doğurgan…

Kimine göre erişkin olmuş bir kız çocuğu… 

Bu atıflar bir süre sonra kadına bazı görev ve sorumluluklar yükler. Mesela; çalışsa bile ev işlerinin yükümlülüğü, evin düzenini sağlaması, çocuklarla ilgilenmesi. Bunların hepsi geleneksel yargılardır. Ve gelişmeye elverişli toplumlarda bu geleneksel yargıların hepsi kırılmak zorundadır…

“Kadınlar sevilmek için yaratılmıştır…” demiş Oscar WILDE da…

“Sadece anlamak için değil…” 

Sevmek ve anlamak. İlk başta bir bütün içinde düşünülse de aynı başlık altında başka başka şeylerdir ikisi de…

Âşık olmakla, Sevmek arasındaki farkı sormuşlar yine Şems’e, cevaplamış:

“Senin baktığına herkes bakar. Ama senin onda görebildiğini herkes göremez. Herkes âşık olabilir. Ama hiç kimse senin gibi sevemez. Tek fark sensin. Seni özel kılan, sevdiğin değil, SEVGİ’n…

” Anlamak mı? Dönüp baktığında; o Sevgi’ye giden yolda çok gerilerde bir argüman sadece…

Hayat, tüm yaşanmışlıklarıyla bir seçimler bütünüdür. İnsan, kendi şansını kendisi yaratır. Seçtiğini yaşar insan. Tercihleri için çalışır, çabalar…

Toplumumuzda henüz tam olarak başaramasak da; olması gereken, yaşamlarımızda kadının erkeği seçmesi, erkeğin de kadını seçmesidir…

Bir düşünür de bu konuda şöyle der: 

“Hayatınız, seçtiğiniz kadındır. Zevkli bir kadına rastlarsanız zevkiniz, bilgili bir kadına rastlarsanız bilginiz artar. Hayat, kat kattır. Babil’in Asma bahçeleri gibi teraslar halinde yükselir ve bir terastan bir başka terasa sizi o kadın götürür. Ve bugün durduğunuz teras, seyrettiğiniz manzara, gördüğünüz ve yaşadığınız hayat; yanınızdaki kadının terası, manzarası ve hayatıdır…

Hayatınız, seçtiğiniz kadındır…”

Hayatınız, seçtiğiniz kadındır dostlar…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir