Mersin’in Doğasına “Rıhtım Darbesi!”
Mersin Limanı’nda sürdürülen rıhtım uzatma inşaatı, kent halkını derin bir hayal kırıklığına sürükledi. EMH1 Rıhtımı’nın 380 metre uzatılmasıyla birlikte, Mersin’in denizle bütünleşen doğal silueti hızla betonlaşırken, proje adeta kentin kalbine saplanan bir çelik ok gibi doğayı ve şehir estetiğini hedef aldı.
Liman genişleme projesi kapsamında, iki mega konteyner gemisinin yanaşabilmesi için planlanan rıhtımın inşaatı hız kesmeden sürüyor. Proje açıklamalarına göre, bu devasa gemilerin yanaşabilmesi için minimum 17,5 metre derinlik gerektiği ve bu derinliğin sadece deniz yönüne uzatma ile sağlanabileceği ifade ediliyor.
Ancak bu açıklamalar, doğaya verilen zararın üzerini örtmeye yetmiyor. Mersinli çevreciler ve sivil toplum kuruluşlarının tüm tepkilerine rağmen, projeye yönelik hiçbir durdurucu adım atılmadı. Şeffaflıktan uzak yürütülen bu süreçte, kamuoyunun sesi duyulmadı, itirazlar görmezden gelindi.
Her geçen gün yükselen beton yığını, limanı adeta ikiye böldü. Denizle kent arasındaki görsel ve fiziksel bağ büyük ölçüde zarar görürken, kentin doğasına olan bu müdahale, Mersin’in kıyı kimliğine ağır bir darbe vurdu.
Projenin tamamlanmasıyla birlikte, yetkililer askeri gemiler ve kruvaziyerler için modern bir yanaşma alanı oluşturulacağını savunuyor. Ancak halkın aklında tek bir soru var:
“Modernleşme adı altında doğa yok edilir mi?”
Atatürk Parkı ve çevresinde doğayla iç içe büyüyen Mersinliler, şimdi büyük bir beton duvarın arkasında bırakılıyor. Bu sadece bir rıhtım inşaatı değil; bir yaşam kültürünün boğulmasıdır.